Deniz Koyuncuoğlu
Gelecek Nesil ya da “Next Generation” Üniversiteler, teknolojik gelişmelere, küresel zorluklarla mücadeleye ve toplumsal değişimlere hızlı bir şekilde uyum sağlama yeteneği ile tanınan, geleceği şekillendirecek eğitim kurumlarıdır. Bu çalışmanın amacı, geleneksel akademik yaklaşımları sorgulayan ve karmaşık sorunları çözmek, öğrencileri dijitalleşen iş gücüne hazırlamak için disiplinler arası iş birliğine vurgu yapan gelecek nesil üniversiteler için kapsamlı bir model geliştirmektir. Bu modelde, teknoloji ve çevrimiçi öğrenme platformları, eğitim erişimini genişletmek ve kişiselleştirilmiş öğrenme yolları sunmak için dijital dönüşümde merkezi bir rol oynamaktadır. Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk da öncelikli hedefler arasındadır. Üniversiteler, çevresel ve toplumsal girişimleri teşvik etmektedir. Bu çalışma, eğitim yaklaşımlarını dönüştürmek isteyen eğitim kurumlarına rehberlik etmek amacıyla bir kaynak olarak hizmet verirken, bu üniversitelerin gelecekte nasıl gelişebileceğini göstermektedir. Gelecek Nesil Üniversiteler hedefine ilerleyen üniversitelere yönelik öneriler, eğitim yaklaşımlarını dönüştürme konusunda rehberlik ve destek sunmaktadır. Bu çalışma, akademik dünyada bir değişimin gerekliliğini vurgulayarak, öğrencileri geleceğin zorluklarına en iyi şekilde hazırlayan, geleceğe odaklı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir toplumun oluşumuna katkıda bulunan bir model sunmaktadır. Önerilen model, eğitim uygulamalarını gelecek neslin gereksinimlerine uygun hale getirmek isteyen üniversitelere rehberlik etmek amacıyla bir temel oluştururken, yükseköğretim sistemi alanında devam eden çalışmalara temel bir çerçeve sağlama potansiyeline sahiptir.
Next Generation Universities are educational institutions recognized for their ability to swiftly adapt to technological advances, combat global challenges, and adjust to societal changes. They are institutions poised to shape the future. The aim of this study is to develop a comprehensive model for next generation universities that questions traditional academic approaches, emphasizes interdisciplinary collaboration to solve complex problems, and prepares students for the digitized workforce. In this model, technology and online learning platforms play a central role in expanding educational access and offering personalized learning pathways through digital transformation. Sustainability and social responsibility are also among the primary objectives. Universities encourage environmental and community initiatives. This study serves as a resource to guide educational institutions seeking to transform their educational approaches, showcasing how these universities can evolve in the future. The recommendations provided for universities advancing towards the goal of becoming Next Generation Universities offer guidance and support in transforming educational approaches. By emphasizing the necessity of change in the academic world, this study presents a model that contributes to the formation of a future-focused, sustainable, and inclusive society, best preparing students for the challenges ahead. The proposed model serves as a foundation to guide universities in aligning their educational practices with the needs of the next generation, and it has the potential to provide a fundamental framework for ongoing efforts in the higher education system.
Mehmet Etlioğlu
Küresel ısınma, sera gazlarının etkileri, kirlilik ve küresel iklim değişikliği gibi bazı çevresel sorunlar tarım ve imalat sanayisiyle doğrudan bağlantılıdır. Sürekli artan ticari faaliyetler ile üretim, küresel olarak doğal çevreyi kirlettiği bilinmektedir. İnsan ihtiyaçları sınırsız ve buna karşın kaynakların sınırlı olduğu gerçeğinden hareketle organizasyonların örgütsel amaçlarına ulaşmalarında doğal kaynakları daha etkin ve verimli kullanmalarını zorunlu kılmaktadır. Kısa yaşam süresi nedeni çöpe neden olmayan daha az atık, tekrar kullanım, yeniden üretim ya da geri dönüşüm, enerji ve doğal kaynakların etkin ve verimli kullanımı, daha az ambalaj materyali kullanma ve çevreye zarar vermeyen materyallerin kullanılması gibi konular tüketicilerin sıklıkla üzerinde durduğu konuları oluşturmaktadır. İşletmelerin çevresel konulara daha bilinçli olarak yaklaşan bireylerin artan çevresel kaygılarını gidermeye yönelik hedeflerini, uygulamalarını ve stratejilerini de değiştirmeye zorlamaktadır. Bu bağlamda ekolojik veya çevre dostu ürünler ön plana çıkmaktadır. Artık günümüz tüketicisi çevre bilinci farkındalığıyla çevre dostu ürünler için daha fazla bir fiyat ödemeye razıdırlar. Tüketicilerde çevresel konulara yönelik bilinç oluşturulması ve aktivitelerin gerçekleştirilmesi, çevre dostu ürünleri benimsemesi ve yasal düzenlemeler çevresel bozulmayı önemli ölçüde azaltabilir. Yeşil tüketici hareketi, insanların ekosistem için sorumluluğunu temsil eder ve büyüyen bir pazarlama stratejisi olarak gelişmiştir. Bu çalışmanın amacı, 2000-2023 arası Web of Sciences (WoS) veri tabanında yeşil pazarlama ile ilgili yayınlanan makalelerin temel konu alanlarını, üretken ve etkili ülkeler, dergiler, yazarlar ve uluslararası çalışma iş birliklerini incelemektir. Bu amaçla, ağ, katman ve yoğunluk görselleştirme özelliklerine sahip olan VOSviewer 1.6.19 uygulaması ile yeşil pazarlama çalışmaları değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre en fazla çalışmanın makale olarak gerçekleştirildiği ve en fazla makalenin ise "Sustainability" dergisi tarafından yayınlandığı görülmektedir. Anahtar kelimeler esas alınarak yapılan konu incelemesinde yeşil pazarlama, sürdürülebilirlik, tüketim, davranış, etki, performans, tutum, yeşil, ürün, yönetim, sürdürülebilir pazarlama, tüketiciler ve öncüller gibi konuların incelendiği görülmektedir. En fazla yeşil pazarlama konularına odaklanan ülkeler ise sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Hindistan, İngiltere ve Avustralya’dır. Alandaki etkili yazarlar ise Chen, yu-shan, Kumar, Prsahant, Kim Kyung Hoon, D’souza, Clare, Leonidou, Leonidas, Leonidou, constantinos ve Sun yang olarak sıralanmaktadır.
Some environmental problems such as global warming, the effects of greenhouse gases, pollution and global climate change are directly related to agriculture and manufacturing industry. With the ever-increasing commercial activities, production is known to pollute the natural environment globally. Considering the fact that human needs are unlimited and resources are limited, it makes it necessary for organizations to use natural resources more effectively and efficiently in order to achieve their organizational goals. Subjects such as less waste, reuse, remanufacturing or recycling, effective and efficient use of energy and natural resources, using less packaging materials and using materials that do not harm the environment, are the subjects that consumers frequently focus on. It forces businesses to change their goals, practices and strategies to address the increasing environmental concerns of individuals who approach environmental issues more consciously. In this context, ecological or environmentally friendly products come to the fore. Today's consumers are willing to pay a higher price for environmentally friendly products with environmental awareness. Today's consumers are willing to pay a higher price for environmentally friendly products by acting with environmental awareness. Creating awareness and carrying out activities on environmental issues in individuals, adopting environmentally friendly products and legal regulations can significantly reduce environmental degradation. The green consumer movement represents people's responsibility for the ecosystem and has evolved as a growing marketing strategy. The aim of this study is to examine the main subject areas, productive and influential countries, journals, authors and international study collaborations of the articles published on green marketing in the Web of Sciences (WoS) database between 2000-2023. Green marketing studies were evaluated with the VOSviewer 1.6.19 application, which has network, layer and density visualization features. According to the results of the research, it is seen that the most studies were carried out as articles and the most articles were published by the "Sustainability" journal. In the subject analysis based on keywords, it is seen that subjects such as green marketing, sustainability, consumption, behavior, impact, performance, attitude, green, product, management, sustainable marketing, consumers and antecedents are examined. The countries that focus the most on green marketing are the United States, China, India, England and Australia respectively. Influential authors in the field are Chen, yu-shan, Kumar, Prsahant, Kim Kyung Hoon, D'souza, Clare, Leonidou, Leonidas, Leonidou, constantinos and Sun yang.
Kamil Ahat
Dijital dönüşüm ve yapay zekâ boyutunda yaşanmakta olan gelişmeler yetenek yönetimi uygulamalarını geliştirirken, uygulayan şirketlere çok daha etkili ve çevik olma imkânı sağlamaktadır. Sosyal medya, yetenek yönetimi yazılımları ve veri analizi gibi bazı kritik teknolojiler, şirketlere yetenekli çalışanları bulmaları ve elde tutmaları konusunda yardımcı olmaktadır. Ancak, yapay zekâ destekli algoritmalarla aday değerlendirmesi yapmanın önyargı riski taşıdığı göz ardı edilmemektedir. Yetenek yönetimi teknolojilerinin etkin bir şekilde uygulanabilmesi, insan kaynakları ve bilişim teknolojileri departmanları arasında sıkı bir iş birliği gerektirmektedir. Dijitalleşme ile kazanılan kabiliyetler dijital dönüşüm ve yapay zekâ uygulamaları ile organizasyonel yapıları ve kültürleri derinden etkileyeceği anlaşılmaktadır. Böylesi bir gelişim ve değişim döneminde kurumsal gelişim açısından stratejik bir ortak olarak kabul görülen insan kaynakları yönetimlerinin söz konusu teknolojik gelişmelerden uzak kalması düşünülemez. Alan yazında özellikle insan kaynakları yönetimi perspektifinden ve dijital dönüşüm ve yapay zekâ bağlamında yetenek yönetimi uygulamalarına yönelik çalışmaların az olması dikkat çekmektedir. Bu çalışma, yapay zekâ bağlamında yetenek yönetimi trendleri ve zorluklar hakkında genel bakış sunarken, yetenek yönetimi teknolojilerinin uygulanmasına yönelik bir model önermektedir. Çalışmanın metodolojisi, bir literatür analizi ve uygulamaya yönelik bir süreç modelinin geliştirilmesi biçimindedir. Amaç, şirketlerin yetenek yönetimi teknolojilerini başarılı bir şekilde uygulamalarına yardımcı olmak ve gelecekteki araştırma alanları için önerilerde bulunmaktır.
The digital transformation and artificial intelligence have changed talent management and enable companies to be more effective and agile. Technologies such as social media, talent management software, and data analytics support companies in attracting and retaining employees. However, there are also risks associated with candidate evaluation through AI-powered algorithms, such as biases. The implementation of talent management technologies requires close collaboration between HR and the IT department. Capabilities gained through digitalization deeply affect organizational structures and cultures with digital transformation and artificial intelligence applications. In such a period of development and change, it is unthinkable for human resources managements, which are accepted as a strategic partner in terms of institutional development, to stay away from these technological developments. In the literature, it is noteworthy that there are few studies on talent management practices in the context of digital transformation and artificial intelligence, especially from the perspective of human resources management.This study provides an overview of trends and challenges in talent management in the context of artificial intelligence and proposes a model for the implementation of talent management technologies. The methodology includes a literature review and the development of a process model. The aim is to support companies in the successful implementation of talent management technologies and to provide recommendations for future research areas.
Alaaddin Cerit
Metal yüzeyleri korozyona karşı koruma ve verimliliğini arttırma kimya sektörü açısından önemli konulardan birisidir. Günümüzde, hızlı teknolojik gelişimin bir sonucu olarak, makineler daha zorlu şartlar altında çalışmakta, özellikle aşınım, korozyon, erozyon, yorulma, oksidasyon, ısıl dayanım gibi önemli kriterleriyeterli düzeyde karşılayamamaktadır. Genel anlamda epoksi reçineler mükemmel yapışma, ısıl ve kimyasal direnç, çok iyi fiziko-mekaniksel ve elektrik yalıtımı özelliklerine sahiptir. Epoksi reçineler yaygın olarak endüstri kaplamalarında, diş hekimliğinde, protez üretiminde, fiber destekli plastiklerde, sert köpüklerde, çok amaçlı yapıştırıcılarda, elektrik izolatörlerinde, elektronik bileşenlerde, müzik aletlerinde, otomotiv, uzay ve havacılık sanayisinde kullanılır. Epoksilerin bahsedilen özellikleri modifikasyon ile daha da geliştirilebilir. Bu çalışmada farklı molekül kütleli (200, 300, 400 x103 g/mol) polistirenler epiklorhidrin ile modifiye edilerek, modifikasyon il birlikte polimere bağlanmış olan epiklorhidrin sayısına bağlı olarak adezyon özellikleri ve asit, baz, tuz gibi çeşitli çözeltilerdeki korozyon özellikleri mukayese edilmiştir. Sonuç olarak daha düşük molekül kütleli polimere (200 x103 g/mol) daha çok epoksi grup bağlandığı (%7,5) ve daha iyi adezyon (%84) ve korozyon özellikleri gösterdiği, daha yüksek molekül kütleli polimere (400 x103 g/mol) ise daha az epoksi grup bağlandığı (%4,9) ve daha kötü adezyon (%58) ve korozyon özelliklerine sahip olduğu tesbit edilmiştir.
Protecting metal surfaces against corrosion and increasing efficiency is one of the important issues for the chemical industry. Today, as a result of rapid technological development, machines work under difficult conditions, especially not have important criteria such as abrasion, corrosion, erosion, fatigue, oxidation, thermal resistance at a sufficient level. Generally, epoxy resins have excellent adhesion, thermal and chemical resistance, beter physico-mechanical and electrical insulation properties. Epoxy resins are widely used in industrial coatings, dentistry, prosthetic manufacture, fiber-reinforced plastics, non-slip coatings, rigid foams, general purpose adhesives, electrical insulators, electronic components, musical instruments, aerospace and automotive industries. Many properties of epoxies such as insulation, conductivity and coating can be improved. In this study, polystyrenes with different molecular masses (200,000, 300,000, 400,000 g/mol) were modified with epichlorhydrin and their adhesion and corrosion properties in sodium chloride, hydrochloric acid and sodiumhydroxide solutions were compared according to the number of epichlorhydrin attached to the polystyrene by modification. As a result, lower molecular mass polystyrene (200,000 g/mol) binds more functional groups (7.5%) and they show higher adhesion (84%) and corrosion properties, whereas higher molecular mass polystyrene (400,000 g/mol) binds fewer functional groups (4.9%) and they show lower adhesion (58%) and corrosion properties.
Muhammet Metin Tosun, A. Aslan Şendoğdu
Endüstri 4.0 teknolojilerinin üretim ve hizmet sektörlerinde gittikçe yaygınlaşarak insanın bazen yerini aldığı, bazen de işlerini kolaylaştırdığı görülmektedir. İleri teknolojik aletler ve yazılımların zaman içerisinde üretim ve hizmet sektörlerinin dışında da yayılmaya başlaması ve internet, mobil cihazlar gibi olanakların bireysel kullanıcılar arasında yaygınlaşması alışkanlıklarımızı değiştirmektedir. Bireysel olarak değişen ve gelişen insanoğlu içinde yaşadığı toplumu değiştirmektedir, yeni teknolojilerin topluma yansıyan etkisi ise Toplum 5.0 ideası ile açıklanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, bankalarda çalışan personellerin Toplum 5.0 konusundaki farkındalıklarını, yeni teknolojiler karşısındaki tutumlarını ve bu teknolojileri kullanma niyetlerini hangi faktörlerin etkilediğini araştırmaktır. Demografik değişkenler ile alt boyutlar arasında anlamlı ilişki olup olmadığı ayrıca bankaların çalışanlarına Toplum 5.0 ile ilgili eğitim verip vermedikleri TKM (Teknoloji Kabul Modeli) ile araştırılmıştır. Bu amaçla Konya ve Karaman İlindeki bankalarda çalışan 442 personele anket tekniği ile ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda; yeni teknolojilere karşı tutum ile kullanım niyeti arasında yüksek düzeyde pozitif yönde ilişki olduğu, algılanan faydanın da tutumu ve niyeti pozitif yönde etkilediği tespit edilmiştir. Algılanan kullanım kolaylığı ile diğer alt boyutlar arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır. Ayrıca banka çalışanlarının %25,8’inin Toplum 5.0 hakkında bilgi sahibi olduğu, kurumlarında eğitim verilenlerin ise %9,5 olduğu tespit edilmiştir.
It is seen that Industry 4.0 technologies are becoming more and more widespread in the production and service sectors, sometimes replacing people and sometimes making their work easier. The spread of advanced technological tools and software outside the production and service sectors over time, and the spread of facilities such as the internet and mobile devices among individual users, are changing our habits. Individually changing and developing human beings change the society they live in, and the effect of new technologies on society is explained by the idea of Society 5.0. The aim of this study is to investigate the factors that affect the awareness of the personnel working in banks about Society 5.0, their attitudes towards new technologies and their intention to use these technologies. TAM (Technology Acceptance Model) (Davis, 1986) investigated whether there is a significant relationship between demographic variables and sub-dimensions, and whether banks provide training on Society 5.0 to their employees. For this purpose, 442 personnel working in banks in Konya and Karaman provinces were reached by physical survey method. As a result of the research; It has been determined that there is a high level of positive relationship between the attitude towards new technologies and the intention to use, and the perceived usefulness also affects the attitude and intention positively. No significant relationship was found between perceived ease of use and other sub-dimensions. In addition, it has been determined that 25.8% of bank employees have knowledge about Society 5.0, and 9.5% of those who are trained in their institutions